Fatih Külliyesi

Osmanlı Devleti’nde külliyeler, kentlerin kurulması ya da Türkleştirilmesi’nde çok etkili olmuş, gelişimin çekirdeğini oluşturmuştur, istanbul’un alınması külliye mimarisini hızlandırmıştır. Bu dönemden başlayarak Osmanlı kentlerinde selatin külliyeleri (sultan adına yapılan) denilen büyük yapı toplulukları doğmuştur. 1462/1463- 1470′te Mimar Sinan-ı Atik’e yaptırılan Fatih Külliyesi, Selatin Külliyeleri geleneğinin ilk adımını oluşturmuştur. Bu külliye, yapıların biçimi, bakışık düzende yerleştirilmesi ve genel mimarisiyle bu türün baş yapıtlarındandır.
Külliye, cami, medreseler (Semaniye ve Tetimme), darüşşifa, tabhane, imaret, kervansaray, sübyan mektebi, kitaplık, hamam (Irgatlar Hamamı), Saraçlar Çarşısı, Deve Hanı, Fatih ve Gülbahar Sultan türbelerinden oluşuyordu. Bu yapılara, daha. sonra Carullah Efendi ve I. Mahrnud kitaphklanyla Nakş-ı dil Sultan Türbesi eklenmiştir.

Cami ve kimi yapılar 1509 depreminde yıkılmış, II. Bayezid döneminde onarılmıştır. 1765/1766 depreminde caminin tümüyle yıkılan büyük kubbesi onarılmaz duruma gelmiştir. Bunun üzerine III. Mustafa, yapıyı 1767-1771 arasında mimar Tahir Ağa’ya yeniden yaptırmıştır. Sağdaki Tetimme medreseleri, cadde ge-nişletilirken yıktırılmıştır. Soldakiler ise ilkokul yapımıyla birlikte onarılmıştır. Saraçlar Çarşısı ve Irgatlar Hamamı 1916 yangınında ortadan kalkmıştır. Deve Ham adıyla bilinen kervansaray, tabhane avlu duvarı boyunca uzanan tonoz örtülü, iki uzun mekândan oluşmaktadır.

Mimar Sinan-ı Atik ilk camiyi kentin ortasındaki tepelerden birine, Haghion Apostolon (on iki havari) Kilisesi’nin yerine yapmıştır. Bu yapıyla ilgili belgelerin en önemlisi Melchior Lorich’in gravürüdür. İkinci önemli belgeyse, külliyenin Köprülü Su Yollan haritasındaki resmidir.

Mimar Tahir Ağa, camiyi daha değişik bir plana göre yenilemiştir. Cami ve şadır-vanlı avlusu, genel avlunun ortasında olup, külliyenin merkezini oluşturmaktadır. Eski cami, 7 kubbeli son cemaat yeri, ortada büyük, mihrap yönünde yarım, doğu ve batıda üçer küçük kubbeyle örtülü ana mekândan oluşmaktaydı. Günümüzdeki cami ise, ortada dört büyük payeye dayanan bir büyük kubbe, yanlara doğru dört yarım kubbeyle örtülüdür. Kare mekânın köşelerinde dört küçük kubbe yer almaktadır. Avlu ilk yapıdandır. Eski caminin tek şerefeli minareleri korunmuş, XIX. yy’da ikişer şerefeli olarak yenilenmiştir. Günümüze ulaşan yapı, Barok kalem işleriyle süslüdür. Minberi yenidir.

Avlu duvarının iki yanında sekizer medrese yapısı uzanır. Öndekiler Semaniye medreseleri (Sahn-ı Seman), klasik Osmanlı medreseleri planındadır. Bunlar, re-vakların arkasına dizili odalar ve bir dershaneden oluşmuştur. Arkadaki Tetimme medreseteriyse dershanesiz, bir dizi oda düzenindedir. Bunlar, en yüksek okul sayılan Semaniye medreselerine öğrenci yetiştirmekteydi.

Darüşşifa günümüze ulaşamamıştır; bu yapının Osmanlı Devleti’nin en önemli hastanesi olduğu bilinmektedir. Kaynaklara göre klasik Osmanlı medreseleri pîa-mndaydı. Bir avlu çevresine dizili kubbeli revaklar ve arkalarında kubbeli ve tonozlu odalar düzenindeydi. Kuzeydeki girişin karşısında, büyük, kubbeli dershane vardı.
Günümüzde onarılmış olan tabhane,avlu çevresinde dizili kubbeli revaklar ve arkalarında yine kubbeli odalar düzenindedir, Tabhane avlusunun kuzeybatı köşesindeki imaret, iki k’ubbeli mutfak hücresinden oluşmaktadır. Bu yapının yazılı kaynaklarda sözü ed.’len büyük imaret olmadığı kesindir. Vak.fiye kayıtlarına göre Fatih Külliyesi imaretinden günde 1.500-1.600 kişi yararlanmaktaydı.

Aynı vakfiye kayıtlarına göre, 110 dükkândan oluşan Saraçlar Çarşısı günümüze ulaşmamıştır. Fatih, 1479′da çarşının yapımından sonra saraçları buraya yerleştirmiş, saraçlık sanatının bu kesimde geliş imini sağlamıştır.
XVIII. yy’da I. Mahmud döneminde yaptırılan kitaplıkların biri caminin güneyinde, öbürü (Carullah Efendi Kitaplığı) medreselerin kuzey ucundadır. İki yapı da kare planlı ve kubbelidir.
Caminin güneyindeki avluda yer alan türbeler, 1765/1766 depreminden sonra yeniden yapılmıştır. Fatih’in sekizgen planlı, kubbeli türbesi 1865′te Abdülaziz döneminde peniden onarılmıştır. Karısı Gülbahar Su.Uan’m türbesi de sekiz köşeli olup üstü kubbeyle örtülüdür. Nakş-ı dil Sultan Türbe.îi caminin güneyinde, mezarlığın kuzeybatı ucundadır.

Külliyeniın kuzey ve güneyde ikişer kapısı vardır. Kullanılış amaçlarına göre adlandırılan bu kapılar, Çorba Kapısı (imaret yanı nda), Türbe Kapısı (darüşşifa yanında), Çörekçi ve Boyacı kapıları diye bilinir.
Fatih Külliyesi, gerek anıtsal görünüşü, gerekse yapılarının bakışık düzeniyle, klasik Osmanlı külliyelerinin öncüsü olmuştur. Tüm yapılarda süslemeden kaçınılmış, yalınlığın yanında işlevsellik öne çıkmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir