Giresun

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde; 40° 07′ve 41° 08′ kuzey enlemleriyle, 37° 50′ ve 39° 12 doğu boylamları arasında kalan Giresun İli, yaklaşık, 6.934 km2 alan kaplamaktadır.

Doğudan Trabzon’un Tonya ve Vakfıkebir; Gümüşhane’nin Torul ve Şiran; güneyden Erzincan’ın Refahiye; güney ve güneybatıdan Sivas’ın Suşehri ve Koyulhisar; batıdan Ordu’nun Mesudiye ve Merkez ilçeleriyle sınırlanmış durumdadır.

Kelkit Çöküntü Oluğu ile İç Anadolu’ dan ayrışmış bulunan il alanı, kuzeyden Karadeniz’le çevrilidir.

İl topraklarının % 94′ü dağlarla kaplıdır. Toprakların yeryüzü şekillerine göre dağılımında ikinci önemli pay % 41e platolarındır . İlde ovalar yok denecek kadar az yer kaplar.

Giresun toprakları, kullanma amaçları yönünden, % 92,4 oranında tarıma elverişlidir. Buna karşın, il alanının ancak % 7,5′i ilk 4 yetenek sınıfından olan topraklarla kaplıdır.

GİRESUN YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

Giresun il alanı, Kelkit Çöküntü Oluğu ile İç Anadolu Bölgesi’nden ayrılmaktadır. Doğu Karadeniz Sıra Dağları’nın orta kesiminde yer alan Giresun lli’nin, % 94′ü dağlarla kaplıdır. İldeki dağların yüksek kesimlerinde, orman sınırı üzerinde, çayırlarla kaplı verimli yaylalar vardır. Ovalar ise ilin Karadeniz kıyı şeridine sıkışmış durumdadır.

GİRESUN DAĞLAR: Giresun ili’nde dağlar, kıyıya paralel uzanır. İç Anadolu’ya güç geçit veren bu dağlar, kıyıdan 2.000 metre yükseltiye dek zengin bir orman örtüsü ile kaplıdır. Doğu Karadeniz Dağları’nın il sınırlan içinde kalan bölümüne Giresun Dağları adı verilir. Giresun Dağları’nın batı uzantısı olan Canik Dağları ise il alanının dışında kalır.

Giresun Dağları, doğudaki Rize Dağları kadar yüksek olmamakla birlikte, yine de, yer yer 3.000 metreyi aşar. Giresun Dağları’nın kıyıdaki az eğimli kuşaktan sonra, birden dikleşen yamaçları, fındık bahçeleriyle kaplıdır. Fındık bahçeleriyle iç içe olmak üzere, hemen gürgen, kızılağaç, kavak, kestane ormanları başlar. Bu yapraklı ağaç ormanlarını, daha yükseklerde, sarıçam, köknar, ardıç ve özellikle ladin ormanları izler. Genç dağlardan olan Giresun Dağları, aynı zamanda bol yağış aldığından, yapraklı ve iğne yapraklı ağaç ormanlarının altı, bütünüyle orman gülleriyle kaplıdır.

Şebinkarahisar yöresindeki dağlık kesimlerde, yapraklı orman kuşağı yer yer meşelerden oluşur. Bu kesimde, yapraklı ağaç ormanlarından sonra ladin ormanları görülmez; daha çok sarıçam, köknar ve ardıç ormanları egemendir.

Giresun Dağları’nda 2.000 metrede orman sınırına ulaşılır. Birkaç yüz metrelik yükselti kuşağında, bodur ardıçlara ve ladin ağaçlarına rastlanır. Daha sonra, zengin çayırlarla kaplı, yüksek yaylalara varılır.

Yüksek yaylalar doruklarla son bulur. Doruklar, bazı kesimlerde çıplaktır ve irili ufaklı buzul gölleri oluşmuştur. Bunların en önemlisi, Ordu il sınırında, yaklaşık 3.107 metre yükseklikteki Karagöl’dür.

Giresun Dağları da öbür Karadeniz Dağları gibi denize koşut uzanan, güç geçit veren dağlardır. Bir duvar gibi uzanan Giresun Dağları, ancak belli noktalarından İç Anadolu’ya geçit verir. Doğu Karadeniz’i, Kelkit Havzası’na bağlayan, en kolay aşılabilecek geçit, Tirebolu İlçesi sınırlan içinde kalan Harşit Vadisi’dir. Bunun dışında, 2.075 metre yükseklikteki Eğribel Geçidi ile 2.000 metre yükseklikteki Şehitler Geçidi’nden yalnızca yaz aylarında yararlanılabilir.

Giresun Dağlan üzerindeki önemli doruklar şu şekilde sıralanabilir: Doğuda, Görele ve Tirebolu ilçelerinin güneyi ile Alucra llçesi’nin kuzey ve kuzeydoğusunda, Gire-sun-Gümüşhane sınırında yer alan Gavur Dağları (Balaban Dağları) üzerindeki 3.331 metre yükseltiri Abbas Musa Tepesi, aynı zamanda ilin en yüksek noktasıdır. Yine aynı sıra üzerinde, 3.248 metre yükseltili Gavur Dağı Tepesi, 3.044 metre yükseltili Küçükkor Tepesi ve 3.278 metre yükseltili Cankurtaran Tepesi yer alır .

Batıda, Giresun-Şebinkarahisar arasında yer alan Erimez Dağı’nın yüksekliği 2.701 metredir. Aynı sırada, Ordu, Giresun ve Sivas sınırlarının birleşme noktasında bulunan Karagöl Dağlan üzerindeki Karataş Tepe 3.107 metre yüksekliğindedir. Bu sıra üzerindeki Kırkkızlar Tepesi 3.025, Bektaş Yaylası yakınındaki Yürücek Tepesi ise 2.313 metre yükseltilidir.

GİRESUNDAKİ OVALAR: Giresun’da ovalar, il toplam alanının çok küçük bir bölümünü oluşturur. Yaklaşık, 1.300 ha alanı kaplayan ova toprakları, Doğankent ve özlüce çaylarıyla, Aksu ve Pazarsuyu’nun denize dökülmeden önce oluşturdukları vadi tabanlarına sıkışmış durumdadır. Ayrıca, Kelkit Vadisi’nde, Kelkit Irmağı’nın Avutmuş Deresi ile birleştikten sonraki bölümlerinde de küçük ovalar bulunmaktadır.

Bu alanlara, ovadan çok, alüvyal ve kolüvyal topraklarla kaplı verimli tarım alanları demek daha doğrudur.

Bu tarım alanları, dar kıyı şeridinde yer alan, yağışı düzenli, sulama sorunu olmayan kesimlerdir.

Buralarda genellikle, başta mısır ve fındık olmak üzere, arpa, fiğ ve buğday üretilir.

GİRESUNDAKİ YAYLALAR: Giresun tli’nde yaylalık alanlar, Giresun Dağlan’nın doğusundaki Gavur (Balaban) Dağlan’ndan batıya doğru, Karagöl Dağlan’na dek bir kuşak biçiminde uzanır. Dağların 2.000 ile 3.000 metre arasında yükseltili kuşağında yer alan yaylalar, il toplam alanı içerisinde fazla bir yer tutmaz. Bu yaylalar, yaz-kış yeşilliğini koruyabilen “alpin” çayırlarıyla kaplıdır. Yüksek yaylalar kapsamına giren ve daha çok küçük baş hayvancılık yapılan bu alanlar il hayvancılığında çok önemli rol oynamaktadır.

İlde 2.000 metreden daha az yüksekliklerde de yaylalık alanlar bulunmaktadır. Zengin bitki örtüsü ile kaplı olan bu yaylalar, hayvan yetiştiriciliğinin yanı sıra, kampçılık, yürüyüş, dağcılık ve tırmanma sporları için de uygun yöreler niteliğindedir.

İldeki başlıca yaylalar şöyle sıralanabilir: Kulakkaya, Tamzara, Tamdere, Karagöl, Sağrak Gölü, Kümbet ve Bektaş. Giresun il toprakları, büyüklü küçüklü vadilerle parçalanmış durumdadır. Çok yağış alan ilde, yılın her mevsiminde, yüzeysel akış fazladır. Giresun’da küçük havzaların sularını toplayan, bol sulu, kısa akarsuların oluşturduğu birçok vadi bulunmaktadır.

KELKİT VADİSİ: Giresun’un Şebinkarahisar ve Alucra ilçelerini içine alan Kelkit Vadisi Yeşilırmak Havzası’nın kaynak alanını oluşturur. Doğu Karadeniz Dağları ile Anadolu’nun İç Sıradağları arasına yerleşmiş bulunan Kelkit Çöküntü Oluğu, doğu-batı yönünde uzanarak Tokat-Erbaa yöresinde Yeşilırmak Vadisi’yle birleşir.

Gümüşhane Dağlan’nın güney yamaçlarından başlayan vadi, Şebinkarahisar yöresine dek genellikle dar ve diktir. Yer yer oluşan vadi tabanı dalgalıdır. Bu noktadan sonra vadi tabanı genişlemeye ve düzleşmeye başlar. Kelkit Vadisi kuzeydoğudan gelen Avutmuş Vadisi’yle birleşir. Avutmuş Vadisi, Gavur (Balaban) Dağlan’nın kuzeybatı yamaçlarından başlar. Başlangıçta çok dar ve dik olan vadi tabanı, Alucra’nın kuzeyinden güneybatıya doğru bir yay çizdikten sonra, genişlemeye başlar.

DOĞANKENT ÇAYI (HARŞİT SUYU) VADİSİ: Gümüşhane Dağlan’nın Karadeniz’e bakan bölümünden başlayan vadi, önce Gümüşhane il sınırları içinde kuzeybatı yönünde uzanır. Giresun sınırına yaklaşınca, Kürtün yöresinde tabanı genişlemeye başlar. Kuzeye doğru genişleyen vadi tabanında verimli, küçük ovalar yer alır.

Harşit Vadisi aynı zamanda, Karadeniz kıyı kuşağını, Gümüşhane’ye, Kelkit Vadi-si’ne ve Doğu Anadolu’ya bağlayan ana geçitlerden biridir. Trabzon üzerinden gelen devlet karayolu, ünlü Zigana Geçidi’ni aştıktan sonra vadiyi izleyerek, önce Gümüşhane’ye, sonra Kelkit Vadisi’nden Erzincan’a, Bayburt Vadisi yoluyla da Erzurum’a bağlanmaktadır.

Giresun’da vadilerin dışında, Giresun Dağları’nın denize bakan yamaçlarından başlayan, kıyı şeridine dek dar ve dik biçimde uzanan özlüce, Yağlı, Aksı ve Pazarsuyu vadileri ile küçük derelerin oluşturduğu birçok oluk da bulunmaktadır.

GİRESUNDAKİ AKARSULAR: Giresun il alanının güney kesimi, Kelkit Çöküntü Oluğu yönünde eğimlidir. Bu kesim Yeşilırmak Havzası’na girmektedir. İlin kuzey bölümü ise, doğrudan Karadeniz’e dökülen çok sayıda küçük akarsuyun havzasını oluşturur.

Yeşilırmak Havzası’na giren Şebinkarahisar ve Alucra yöreleri, ilin Karadeniz’e bakan kesimlerine göre daha az yağış alır. Fazla yağış alan Karadeniz’e eğimli kesimde 5-7 km aralıklarla bol sulu akarsulara rastlanır. Dağların yüksek kesimlerinden kaynaklanan bu akarsular, ortalama 60-70 km aktıktan sonra denize ulaşır. Doğrudan Karadeniz’e dökülen bu akarsuların, kış ve yaz mevsimlerinde taşıdıkları su miktarları arasındaki farklar, öbür bölgelerdeki gibi fazla değildir. Kaynağa çok yakın yerlerde hemen denize ulaşan bu akarsular, eğimin fazlalığı nedeniyle, çok hızlı akar.

KELKİT IRMAĞI: Gümüşhane Dağları’nın İç Anadolu’ya bakan yamaçlarından çıkan Kelkit Irmağı, Kelkit Çöküntü Oluğu içinde doğu-batı yönünde akar. Erzincan,Gümüşhane, Giresun illerinin birleşme noktasına yakın bir yerden Giresun topraklarına girer ve 60-70 km kadar aktıktan sonra, Şebinkarahisar’ın kuzeybatısında Sivas il topraklarına girer. Kelkit Irmağı, Tokat’ta Erbaa’nın batısında Yeşillimakla birleşir.

Kelkit Irmağı’na, Giresun tli’nde kuzeydoğudan Şebinkarahisar ve Alucra havzalarının sularını toplayan Avutmuş Deresi katılır. Avutmuş Deresi, kaynağını, Gavur Dağlan’nın Kelkit Vadisi’ne bakan yamaçlarından alır. önce batıya, sonra güneybatıya doğru akarak, Şebinkarahisar’ın doğusundan geçer ve Kelkit Irmağı ile birleşir. Uzunluğu 100 km’yi bulur.

Kelkit Irmağı’nın, Gümüşhane il sınırları içinde kalan yukarı havzalarında, su düzeyi en fazla 241, en az 53 cm; saniyede akıttığı su miktarı ise en çok 160 m3, en az 0,1 m3′tür. Aşağı havzalarında ise su düzeyi 28-385 cm alasında değişmekte, saniyede 1,4 -560 m3 su akıtmaktadır. Avutmuş De-resi’nin Alucra yöresindeki su düzeyi 6-323 cm arasında saniyede akıttığı su miktarıysa 0,3-300 m3 arasında değişmektedir.

DOĞANKENT ÇAYI (HARŞİT ÇAYI): Gümüşhane lli’nin Vavuk Yaylası’ndan kaynaklanan Harşit Çayı, kuzeybatı yönünde akarak Günyüzü yakınlarında Giresun topraklarına girer. Sonra kuzeye yönelir ve 40-50 km kadar akar; Tirebolu’nun doğusundan denize dökülür. Taşıdığı su miktarı saniyede 4-500 m3 arasında değişir.

ÖZLÜCE DERE: Gavur Dağlan’nın Karadeniz’e bakan yamaçlarından çıkan ve kuzey yönünde akan Özlüce Dere’ye, sağdan ve soldan küçük sular katılır. Espiye’nin doğusunda denize dökülür. 70-80 km uzunluğunda olan özlüce Dere’nin suyu, yaz ve kış bol olup eğimin fazlalığı nedeniyle de akışı hızlıdır.

YAĞLIDERE: Erimez Dağı’ndan çıkan Yağlıdere, Çakrak, Akpınar, Ayvat, Sınırköy ve Hisarcık yörelerinin sularını topladıktan sonra, Yağlıdere Bucağı’ndan geçer ve Espiye’nin batısında Karadeniz’e dökülür Bol sulu bu derenin uzunluğu yaklaşık 70 km’dir.

AKSU: Karagöl yöresinden kaynaklanan Aksu, kuzeye doğru akarak Kızıltaş,Sarıyakup, Pınarlar ve Güdül yörelerinin sularını toplar. Dereli İlçe Merkezi’nin içinden geçerek, Giresun il merkezinin doğusunda denize dökülür. Uzunluğu 60 km olan Aksu’nun yaz ve kış suyu boldur.

PAZARSUYU: Karagöl ve Yürücek tepelerinden çıkan çayların birleşmesiyle oluşan Pazarsuyu, ilin batı kesiminin sularını toplar ve Bulancak’ın batısında denize dökülür. Uzunluğu 80 km kadardır, suyu boldur.

Giresun’da, Karadeniz’e dökülen bu akarsuların dışında, çok sayıda küçük dere ve çay vardır. Bölgenin çok yağış alması nedeniyle bu akarsular yaz aylarında da kurumaz.

GİRESUNDAKİ GÖLLER: Giresun İli’nde büyük göller yoktur. Ancak, dağların yüksek kesimlerinde küçük buzul gölleri oluşmuştur. Bunların en önemlisi Karagöl’dür.

Karagöl, Giresun Dağlan üzerinde ve Giresun ile Ordu sınırlarının birleşme noktasında, Karagöl Dağlan’mn doruğunda oluşmuş bir krater gölüdür. Yükseltinin 3.000 metrenin üzerinde olması nedeniyle ısı çok düşük olduğundan, buzlan yaz aylarında bile tam çözülmemektedir. Zengin yaylaklarla kaplı olan göl çevresinde kuzu besiciliği yapılmaktadır.

Ayrıca Çakrak yakınlarında, “Ördek Gölü” denilen ve çevresinde volkan tünerinin yüzeye çıktığı küçük bir gölcük de bulunmaktadır.

JEOLOJİK YAPI

Giresun il topraklarının ana yapısı, İkinci Zaman ve Üçüncü Zaman’daki volkanik patlamalar sonucu ortaya çıkmıştır. Bu yüzden il alanı genellikle genç sıradağlarla kaplıdır. Genç dağların doruklarında yer yer buzul göllerine ve bazalt kayalarına rastlanır. Bölgenin güneyindeki Kelkit fay hattuisehâlâ faal durumdadır. Yapının genç oluşundan dolayı, yağmurlardan sonra önemli boyutlarda aşınma ve toprak kaymaları görülmektedir. Şebinkarahisar-Alucra yolu üzerindeki, Turpçu-Toplukonak köyleri arasındaki yörede, vadinin her iki yanı, Kelkit Çöküntü Alam’na doğru kaymaktadır.

Giresun’da, dağ sıralarının Karadeniz’e bakan bölümleri, küçük alanlar dışında bütünüyle, İkinci Zaman’ın üst kretase volkanik oluşumlarıyla kaplıdır. Harşit ve özlüce çaylarıyla, Aksu ve Pazarsuyu’nun kaynak alanlarında, 2.000-3.000 metreler arasında İkinci Zaman’da oluşmuş granit, granadiyorit ve kuvarslı diyoritler yer yer yüzeye çıkmıştır.

Giresun Dağları’nın Kelkit Vadisi’ne bakan yamaçları bir kuşak olarak, Üçüncü Zaman’ın volkanik eosen serileriyle örtülüdür. Alucra llçesi’nin kuzeydoğusunda eosen flişleri ile aynı serinin lütesiyen katlan; ilçenin doğusunda ise, neojenin pliyosen serisi oluşumları bulunur.

Şebinkarahisar-Alucra arasında ve Kelkit Vadisinin tabanındaki bazı küçük alanlar, bazalt lavları ve volkanik tüflerle örtülüdür.

YERALTI ZENGİNLİKLERİ: Giresun İli, maden varlığı bakımından zengindir. İlin maden varlığının önemli bölümünü bakır ile bakır-çinko-kurşun karışımı damarlar oluşturmaktadır.

13.464.000 ton toplam rezervli bakır-çin-kovarlığının 11.582.000tonluk bölümü Es-piye İlçesi’nde, 1.882.000 tonluk bölümü ise Merkez llçe’ye bağlı akköy’de (Nefsiakköy) yer almaktadır.

Bakır-kurşun-çinko karışımı damarların il sınırları içerisindeki toplam rezervi 17.557.600 tondur (Tablo 1). Bu damarların toplam rezervinin 1.187.600 tonluk bölümü Bulancak’ta, 2,5 milyon tonluk bölümü Şebinkarahisar’da, geri kalan 13.870.000 tonluk bölümü ise, Tirebolu’da toplanmıştır. Bulancak tlçesi’ndeki sayısı 150′yi bulan bakır-çinko-kurşun karışımı damarında zaman zaman üretim yapılmaktadır.

İlin 2.591.580 ton toplam rezervli bakır varlığı ise Espiye ve Görele ilçelerindedir. Bunlardan Görele llçesi’nin Çanakçı Buca-ğı’nda yer alan damarlarda kimi yıllarda üretim yapılmıştır.

Giresun’daki bir başka maden de Dereli ve Görele ilçelerinde saptanan demirdir. İl topraklarındaki demir damarlarının jeolojik rezervi 2 milyon tondur. İlde geniş alanlara yayılan manganez yataklarının rezervi bilinmemektedir. Giresun’un manganez varlığı Bulancak, Eynesil, Keşap ve Tirebolu ilçelerinde toplanmıştır. Tirebolu llçesi’nin Mursal Köyü’ndeki manganez damarları bir ara işletilmek istenmiş ancak sonra vazgeçilmiştir. 10.261.865 ton toplam rezervli alunit damarları Şebinkarahisar İlçesi çevre-sindedir.

İldeki bentonit yatakları 354.000 ton toplam rezervlidir. Bentonitin, Merkez İlçe’ deki 4.000 tonluk bölümüyle, Espiye’deki rezervi bilinmeyen bölümü dökümcülükte ve yağ arıtma işlemlerinde kullanılabilecek niteliktedir. Karo fayans yapımında kullanılabilecek nitelikteki bentonit ise, yine Merkez İlçe yakınlarındadır. Bu damarların toplam rezervi 350.000tondur.

Giresun lli’nde, Şebinkarahisar İlçesi çevresinde, 300 ton toplam rezervli bir uranyum damarı da saptanmıştır.

İlde bunun dışındaki madenler arasında, Espiye, Görele ve Tirebolu’daki bakirli pirit; Tirebolu’daki kurşun-çinko ve mermer; Dereli’deki barit; Şebinkarahisar’daki flüorit ve linyit; Merkez llçe’deki kaolen ve kil sayılabilir.

TOPRAKLAR: İlde, ana toprak gruplarının tümü bulunmasına karşın, tarımsal etkinlikler açısından önemli olan alüvyal ve kolüvyal toprakların oranı düşüktür. Ayrıca, küçümsenmeyecek oranda da dağ-çayır toprakları vardır.

İlde, yıllık yağış ortalamasının 500-1.200 mm arasında değiştiği, toprağın yıl boyunca sürekli nemli kaldığı, ılık ve yarı ılık bölgeler podzolik topraklarla kaplıdır. Bu topraklar yaklaşık 360.000 hektar alam örter.

Podzolik Topraklar: Zonal (olgun) topraklardır. İnce toprak tabakasında, organik maddelerle mineral maddeler iyice karışmış durumdadır. Kırmızımtrak renkli orta tabakada kil birikmesi görülür.

Ana madde, çok değişiklik göstermemekle birlikte, genellikle kumtaşı, kalker ve volkanik kayalardır. Doğal bitki örtüsü, kışın yaprağını döken ağaçlarla iğne yapraklı orman ağaçlarıdır.

Kahverengi Orman Toprakları: tün, yıllık yağışın 620 ile 870 mm arasında değiştiği, kurak mevsimi bulunan bölgelerinde,yaklaşık 110.000 hektar alan, bu tür topraklarla kaplıdır. Yüksek derecede kireçli ana madde üzerinde gelişmiş, interzonal (yarı olgun) topraklardır. Bulundukları bölgelerdeki, zonal topraklara göre gelişmeleri zayıftır. Toprak tabakaları, birbirine belirsiz olarak geçiş yapar. İyi oluşmuş üst toprak, gözenekli yapıdadır. Genellikle bazik, ender olarak nötr durumdaki bu topraklar kahverengidir.

Ana madde, kireççe zengin kiltaşları, mikeşistler ve gnayslardır.

Derinliği yaklaşık, 50-90 cm arasında değişen orta toprak tabakası, yuvarlak köşeli blok yapıdadır. Hafif kil birikmesi görülür.

Doğal bitki örtüsü, kışın yaprağını döken ağaç ve çalılardır.

Yüksek Dağ Çayır Toprakları: Daha çok, kötü drenaj ve soğuk iklim koşullarında oluşmuş sığ ve taşlı topraklardır. İlde yaklaşık 88.000hektar alanı kaplarlar.

Genellikle, ormanın doğal üst sınırının yukarılarında taşlı, kayalı kesimler arasında bulunur. Dağların doruklarına yaklaşıldıkça, bu toprakların kapladığı alanlar azalır.

Interzonal (yarı olgun) topraklardır. Bu topraklarda tam bir tabakalaşma görülmez.

Doğal bitki örtüsü genellikle çayırlardır. Çayırlar arasında çiçekli bitkiler belirli bir yoğunluk kazanır. Bu toprakların örttüğü alanlar yazın otlak olarak kullanılır. Ama otlatma süresi çok kısadır.

Kalkersiz Kahverengi Orman Toprakları: Bu topraklar, ilde, kurak mevsimi olmayan ılık bölgelerde, yaklaşık 45.000 hektar alan kaplar.

Zonal (olgun) topraklardır. İyi oluşmuş üst toprak, gözenekli yapıdadır. Organik maddeler, genellikle, asit özelliklidir ve mineral maddelerden ayrıdır.

Orta toprak tabakası, yuvarlak köşeli blok yapıdadır, hafif kil birikmesi görülür. Aşağı doğru inildikçe asitlilik oranı düşer. Ortalama 40-70 cm derinliktedir.

Alt toprak tabakası, kireçli-kumlu ana kayaya geçiş yapar.

Ana madde, miyosen ve pliyosenin kumlu kiltaşı ve kireçli kumlu kiltaşlarıdır.

Doğal bitki örtüsü, kışın yaprağını döken orman ağaçlarıdır.

Kolüvyal Topraklar: İlde, dik yamaçların eteklerinde ve vadi boğazlarında, yaklaşık 2.200hektar alan kaplarlar.

Yüzey akışlarının ya da yan derelerin yakınlarından taşıyarak, eğimin azaldığı yerlerde bıraktıkları birikintilerin oluşturduğu genç (azonal) topraklardır. Kolüvyal topraklar, yağış şiddetine ve eğim derecesine göre, çeşitli büyüklükte parçalardan oluşan toprak katları içerir. Yüzey akış hızının azaldığı yerlerde parçaların çapları küçülür. Bu yörelerde alüvyal topraklarla geçişli olarak yer alırlar.

Toprak tabakaları birbirine belirsiz olarak geçer. Eğim nedeniyle ve yapı özelliklerinden dolayı genellikle iyi drenajh topraklar olup, tuz birikimi gösteremezler. Taş-hlık sorunları vardır. Ayrıca, eğimli yamaçlarda yer aldıklarından, sık sık taşkına uğrarlar.

Genç topraklar olmaları nedeniyle, özel bir iklim ve bitki istekleri yoktur. İl iklimine uyum sağlamış bütün ürünler yetişebilir. Daha çok, buğday, mısır, arpa, fiğ ekimi ve fındık yetiştiriciliği yapılmaktadır.

Alüvyal Topraklar: Yüzey sularının etki alanlarında, akarsularca taşınarak yığılmış genç birikintilerin oluşturduğu azonal topraklardır. Düz ya da düze yakın kesimlerdeki bu topraklarda birikinti maddelerin geliş şiddetine göre oluşmuş değişik tabakalar vardır. Toprak tabakaları birbirine belirsiz olarak geçiş yapar. İlk birikmenin olduğu kesimlerde hafif kireç yıkanması görülür. Bu topraklar ilde, yaklaşık 1.000 hektar alanı örter.

İklim, drenaj ve kullanım biçimine göre, organik madde miktarları geniş bir değişiklik gösterir. Genç topraklar olduklarından, özel iklim ve bitki istekleri yoktur. İl iklimine uyum sağlamış bütün ürünler yetişebilir. Daha çok, mısır, arpa, fiğ, buğday ekimi ve fındık yetiştiriciliği yapılmaktadır.

Giresun il topraklan, kullanma amaçları yönünden, yaklaşık °!o 92,4 oranında tarıma elverişlidir .

Buna karşın, il alanının, ancak % 7,5′i ilk 4 yetenek sınıfına giren sürüme elverişli topraklardır. Tarıma elverişli olan, fakat, işlenemeyen, çayır-mera ve orman toprakları ise, il alanının ortalama % 85′ini örtmektedir .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir