Erzurum ili Doğu Anadolu’nun kuzeydoğu kesiminde yer alan Erzurum-Kars yöresinin batı yansım oluşturur. Çoruh, Fırat ve Araş havzalarının başlangıç noktasında 25.066 km2′lik alanıyla ülke topraklarının % 3,2’sini kaplayan il, 40°15′ve 42°35′doğu boylamlarıyla 40° 57′ ve 39° 10′ kuzey enlemleri arasında yer almaktadır.
Erzurum’u kuzeyden Rize’nin tkizdere ve Çamlıhemşin; Artvin’in Yusufeli ve Ardanuç; batıdan Gümüşhane’nin Bayburt; Erzincan’ın Tercan ve Çayırlı; güneyden Bingöl’ün Kiğı ve Karlıova; Muş’un Varto, Bulanık ve Malazgirt; doğudan Kars’ın Göle, Selim ve Sarıkamış;Ağrı’nın Eleşkirt ve Tutak ilçeleri çevreler.
Topraklarının büyük bölümü yüksek alanlardan oluşan ili, kuzeyden Rize; batıdan Dumanlı, Mayram ve Kop; güneyden Cemal ve Bingöl doğudan Araş ve Allahüekber Dağlan ile Ardahan Yaylası sınırlar.
Yaklaşık % 64′ünü dağların kapladığı il topraklarının büyük çoğunluğu kültüre elverişlidir. % 68′i çayır ve mera olarak kullanılan toprakların ancak % 18′inde bitkisel üretim yapılmaktadır.
YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ
Erzurum İli, Türkiye’nin orta ve batı kesimlerine göre, yükseltinin fazla olduğu bölgelerinden birisidir.
il topraklarının asıl çatısı, Üçüncü Zaman’da kurulmuştur. Bundan önceki jeolojik dönem oluşumları şiddetli yer hareketleri sonucu kırılmış, parçalanmış ayrıca, tektonik akıntılar sonucu bütünüyle örtülmüştür. Bu nedenle, söz konusu dönemleri tam ve doğru olarak belirlemek olanaksızdır.
Erzurum il topraklarının, havzalara ayrılması Miyosen sonlarında olmuştur. Daha sonra IV.Zaman volkanik hareketleriyle bölge, önemli ölçüde değişikliğe uğramıştır. Lav akıntıları, yüksek dağları, yayılarak geniş ve çok yüksek yaylaları, çukurları doldurarak da ovaları oluşturmuştur.
ilin yeryüzü şekillerine kıvrım dağları egemendir. Dağlar il topraklarının ana çatısına uygun olarak, doğu-batı yönünde uzanırlar. Orta Anadolu çevresinde geniş birer yay çizen bu dağlar, il sınırları içinde birbirine oldukça yaklaşır. Kuzyeden güneye doğru, Rize Dağları, Kuzey Anadolu Dağları’nın iç sıraları ve Karasu-Aras Dağları, yaklaşarak sıkışmış durumdadır. Daha sonra doğu ve batı yönlerinde bir yelpaze gibi açılır.
DAĞLAR: Erzurum il toprakları daha çok volkanik yapılı dağlarla parçalanmış durumdadır. il alanının, yaklaşık % 64′ünü oluşturan dağlar, yöre hayvancılığının önemli otlak alanlarıdır.
il sınırları içindeki dağlar kuzeyden güneye doğru şu şekilde sıralanabilir:
RİZE DAĞLARI: Doğu Karadeniz Dağları’nın doğu uzantılarıdır, ili, kuzeyden çevreler ve Rize ile sınırını oluşturur. Karadeniz’e koşut düzenli sıralar durumunda uzanan bu dağlar, geçit vermez ve yüksektir. En yüksek noktaları 3.937 m yüksekliğindeki Kaçkar Tepesi ile 3.711 m yüksekliğindeki Verçenik Tepesi’dir (Şekil 2). Rize Dağları’nın güney yamaçları çok diktir ve derin vadilerle parçalanmış durumdadır.
Rize Dağlan’ndan Çoruh Havzası’na geçilince, doğal görünüm de değişir. Dağların Karadeniz’e bakan yüzlerinde görülen düzenli ve sürekli yağışlar burada yoktur. Bitki örtüsü de birdenbire ortadan kalkar.
KUZEY ANADOLU DAĞLARI: Kuzey Anadolu Dağları’nın iç sıraları il sınırları içinde kalmaktadır. Çoruh Vadisi ile Aşkale, Erzurum ve Pasinler çöküntü alanı arasında yer alan bu dağların, yükseltilerinin fazlalığına karşın topografyası oldukça sadedir.
Bu sıradağlar, ilin batısında, Çoruh ve Karasu vadilerinin birbirine yaklaştığı noktada Kop Dağları ile başlar. Kop Dağları’nda su bölümü çizgisini oluşturan sırtlar çok yüksektir ve hiçbir yerinde 2.000 m’nin altına inmez. Kop sıraları üzerinde yükselen Coşan Dağları, basık şekilli Kop Tepesi, çok sivri olan Bahtılı Dağ ve Aşkale’nin kuzeyinde çok geniş bir alana egemen Cecan Dağı, önemli doruklardır. Bu dağlar genellikle yuvarlak biçimli ve topraklıdır. Çıplak kayalık alanlar azdır. Kuzey ve güney yamaçları set şekillidir; tepeler daha dik, vadiler daha derindir. Yer yer meşe ormanları görülür. Bu sıradağ üzerinde, Çoruh ve Karasu havzalarını birbirine bağlayan geçitler vardır. Bunların en önemlisi Kop Gediği’dir.
Kop Dağı doğuya doğru uzanır. Aşkale yakınlarında kuzeydoğuya doğru açılır ve gittikçe yükselir. Serçeme Vadisi’nin ve Erzurum Ovası’mn kuzeyinde, geniş dağlık bir kütle oluşturur. Bu durumuyla İspir ve Tortum arasını bütünüyle doldurur. Bu yöre genellikle çok yüksektir; en alçak yer olan Ovacık Çukurluğu bile 2.200 m’nin üzerindedir. Kop Dağı Erzurum Ovası üstünde birdenbire yükselir. Önemli doruklar şu şekilde sıralanabilir: Batıda 3.065 m yükseklikteki Akbaba Dağı, Keçitaşı Tepesi, bir sıra durumunda olan Yeserçöl Dağı, Serçeme Suyu’nun kuzeyinde volkanik yapılı 2.900 m yükseklikteki Tosik Dağ, Ortuzu Dağı ve kütlenin en yüksek yeri alan Gâvur Dağları. Gâvur Dağlan, Erzurum Ovası’ na burunlar halinde sokulur ve birdenbire genişler. Ovaya doğru uzanan burunlardan en yükseği, Karasu’nun ilk kaynaklarını aldığı 3.200 m yükseklikteki Dumlu Dağı’dır. Bu çok yüksek kabartı kuzeye doğru uzanır; sürekli bir sırt halini alır; bütün kütlenin eti yüksek noktası olan 3.255 m yükseklikteki Mescit Dağı’nda son bulur.
Dumlu Dağı’ndan doğuya doğru uzanıldığında, iki yüksek dağ sırasına varılır. Tortum’a doğru olanı Güvercin Dağı’dır, Pasinler Ovası ile Gürcü Boğazı arasım doldurmuş olanı ise Kargapazarı Dağlan’dır. En yüksek tepesi 3.288 m yüksekliktedir. Kargapazarı Dağlan güneye doğru uzanır, incelir ve orta yükseklikte bir dağ sırasına dönüşür. Erzurum’u doğudan çevreleyerek Palandöken Dağları’na bağlanır. Kargapazarı Dağlan’nı Palandöken Dağları’na bağlayan bu kütleye, Çobandede Dağlan denir.
Kargapazarı-Güvercin Dağları’nın doğusu, Oltu Çayı ile Araş Havzası arasındaki alan genellikle yüksektir ve volkanik kayalardan oluşmuştur. En önemli yükseltiler 2.250 m yükseklikteki Hasanbaba Dağı ve 2.885 m yükseklikteki Güllü Dağı’dır.
KARASU-ARAS DAĞLARI: Batıda Munzur ve Mercan dağlarının devamı olarak uzanan bu dağlar, doğuya doğru Dumanlı, Palandöken ve Sakaltutan dağlarını oluşturur. Köse ve Aşağı dağ sırası ile Ağrı volkanına dek uzanırlar. Karasu-Aras çöküntü alanının güneyinde belirgin bir yay çizerler. Erzurum Ovası’nı güneyden çevreleyen Palandöken Dağları, ova yüzeyinden yaklaşık 1.000 m kadar yükselir, önemli yükseltileri Konakgörmez Dağı, Karakaya Tepe, Büyük Ejder Tepe ve Yerlidağ’dır. Palandöken Dağları’nın suyu azdır. Üzerinden Tekman ve Hınıs yönüne iki yol gider; bunlar Başyokuş ve Top yollarıdır. Bu iki yol Palandöken’in Tekman’a bakan yüzünde birleşir. Palandöken Dağları, aynı zamanda iki ana havzanın su bölümü noktasını oluşturur. Doğu yüzüne düşen sular Araş Irmağı’ylaHazarDenizi’ne,batı yüzüne düşen sular Karasu Irmağı’yla Basra Körfezi’ne akarlar.
Karasu-Aras Sıradağlarının ovadan olan yükseklikleri, ortalama 500-1.000 m arasında değişir ve temelinde asit kökenli volkanik taşlar ile bunları örten bazaltlar bulunur. Bu dağlar volkanik maddelerin yığılmasıyla oluşmuş yükseltilerdir. Dikey hareketlerle yer yer kırılmış, parçalanmış bloklar halinde yükselmiş ve alçalmışlardır.
Karasu-Aras Dağlan ile Bingöl IH arasındaki alan Yukarı Fırat ve Yukarı Murat havzaları içinde kalır. Bu yüksek alan üzerinde daha çok tek tek dağlar ile Hınıs- Varto çöküntü alanı bulunmaktadır.
OVALAR: Erzurum lli’nde ovalar, il toplam alanının, ancak % 4′ünü kaplar. Ovalık alanlar daha çok Karasu-Aras çöküntü alanında yer alır. Bunların dışındaki düzlükler ise genellikle yayla niteliğindedir.
Karasu ve Araş vadilerinde aralarla sıralanmış küçüklü büyüklü birçok ova vardır. Erzurum’u doğu yönünden çevreleyen Çobandede Dağlan bu iki vadiyi birbirinden ayırır. Çobandede Dağları’nın batısında Erzurum, doğusunda ise Pasinler yüksek ovaları yer alır. Araş Vadisi’nden doğuya doğru, Karasu Vadisi’nden batıya doğru gidildiğinde ovaların yükseltisi düşer, iklim biraz yumuşar ve yetiştirilen ürün çeşidi artar. Karasu Vadisi’nin en batı ucundaki Erzincan Ovası ile Araş Vadisi’nin en doğu ucundaki İğdır Ovası, bunun tipik örnekleridir.
ERZURUM OVASI: Karasu Irmağı’nın kaynak bölgelerinde, Erzurum Kenti’nin kurulduğu ovaya Erzurum Ovası denir.Alanı yaklaşık 520 km2′dir. Ova, doğu-batı yönünde uzanır; Çobandede Dağları’mn dibinden Aşkale Boğazı’na dek olan uzunluğu, yaklaşık50 km’yi bulur. Genişliği ise ortalama 13 km kadardır. Ova toplu değildir; bir yanda Gürcü Boğazı aracılığıyla Kargapazarı Dağlan’na, öteki yanda da Pulur Çayı boyunca güneye doğru sokulur. Ova, batıya doğru gidildikçe daralır ve alçalır. Ovanın kenarlarında toprak yığını biçiminde alçak tepeler vardır.
Erzurum Ovası, birkaç kesime ayrılır; Pulur Çayı yakınlarına dek olan kesimine, Gez Ovası denir. Ilıca llçesi’nin bulunduğu çok verimli olan bölgeye ise Ilıca Ovası adı verilir. Karasu Irmağı’nın güneyinde uzanan ve engebeli olmasına karşın verimli olan düzlüklere de Daphan Ovası denmektedir.
Yüksek sıradağlar ve yaylalarla kuşatılmış olan Erzurum Ovası, çöküntü alanının alüvyonlarla dolması sonucu oluşmuştur. Kalın bir toprak tabakası ile örtülü olan ovanın toprakları kenarlara doğru artan oranda çakıl içerir.
Ovanın ortasmdan\geçen Karasulrmağı, Gürcü Boğazı’ndan ovaya ilk girdiği yerde geniş ve derin bir bataklık oluşturur; daha sonra derin bir yatak içinde akarak yoluna devam eder. Irmağın yatağının derin olması gerekli tesisler olmadan sulamada yararlanılmasını engeller.
Erzurum Ovası’nda, Karasu’ya kuzeyden ve güneyden katılan küçük sular daha iyi sulama olanakları yaratır. Gez Ovası ile Ilıca Ovası arasından geçen Pulur Çayı ile Daphan Ovası’nın batısından geçen Serçeme Çayı bunlar arasındadır.
Denizden yaklaşık, 1.750-1.900 m yükseklikteki Erzurum Ovası, ülkenin en soğuk ovalarındandır. Kışları çok uzun ve sert geçen bu ovada, yaz sebzeleri yetişmez. Daha çok arpa, buğday, çavdar ve patates ekimi yapılır.
Genellikle yüksek ovalarda olduğu gibi Erzurum Ovası’nda da yazlık ekimin yapıldığı aylar genellikle nisan-mayıstır. Güz ekimi daha çok çavdarda uygulanmaktadır.
PASİNLER OVASI: Araş Havzası’nda, üzerinde Hasankale (Pasinler) llçesi’nin de bulunduğu ovaya Pasinler Ovası denir. Yüksek dağlarla çevrelenen Hasankale (Pasinler) Ovası batı-doğu yönünde uzanır. Uzunluğu yaklaşık 45 km, genişliği ise 12 km kadardır. Toplam yüzölçümü 420 km2′yi bulur. Ova genellikle düzdür; doğuya doğru gidildiğinde yükseltisi biraz azalır. Çevreden merkeze doğru hafifçe eğimlidir.
Çöküntü alanının, zamanla, alüvyonlarla dolması sonucu oluşmuştur. Kalın bir toprak tabakası ile örtülü olup, verimlidir. Ova su kaynakları açısından zengindir. Ovanın doğusundan geçen Araş Irmağı ovanın bütününe sulama olanağı yaratmaz. Pasinler Çayı ve öbür küçük çaylar, topladıkları su miktarına göre geniş sulama olanakları yaratır.
Ovanın denizden yüksekliği yaklaşık 1.700-1.900 m’dir. Kışlar Erzurum Ovası’na oranla biraz daha yumuşak geçmektedir.
Erzurum Ovası’ndan daha verimlidir ve başta buğday olmak üzere, arpa ve çavdar ekimi yapılır.
HINIS OVASI: Hınıs Çayı’nın geniş vadi tabanını kaplayan bu ova, yaklaşık, 1.720 m yüksekliktedir. Alüvyal topraklarla kaplı Hınıs Ovası, batı-doğu yönünde uzanır. Genişliği yaklaşık 5 km’dir. 11 sınırları içindeki uzunluğu ise 35 km’yi bulur. Geniş sulama olanakları bulunan ova çok verimlidir. Başta buğday, arpa ve çavdar olmak üzere, patates ve şeker pancarı ekimi yapılır.
Bu ovaların dışında kalan, Çoruh, Tortum, Oltu ve Tuzla Suyu vadilerindeki düzlükler ile Serçeme Çayı’nın kaynak noktasında bulunan Ovacık Çukurluğu daha çok yayla niteliğindedir.
YAYLALAR: Erzurum lli’nde yaylalık alanlar, il toplam alanın % 12’sini oluşturur ve hayvancılık etkinlikleri açısından son derece önemlidir.
TEKMAN YAYLASI: Genellikle, Miyosen ve Oligosen’de oluşmuş kıvrımlı kalkerlerle lav tüflerinden oluşan Tekman Yaylası çok yüksektir. Hiçbir kesimi 1.800 m’nin altına inmez; büyük bölümü ortalama 2.250 ile 2.500 m yüksekliktedir. Çevresine göre daha yüksekte kalan Doğu Anadolu’ nun bu çok yüksek yaylası, Palandöken Dağlan’na dek uzanır. Tepeler, küçük
vadiler ve geniş havzalar birbiri ardına sıralanır.
Bütün yaylayı kalın bir toprak tabakası örter. Çıplak kayalara ancak vadi yamaçlarında rastlanır. Buna karşın, orman ağaçlarından bütünüyle yoksundur.
Tekman Yaylası iki bölüme ayrılır. Bingöl Yaylaları ‘na doğru uzanan bölüme Yukarı Tekman Yaylası denir, öteki bölümleri ise Aşağı Tekman olarak adlandırılır.
Yukarı Tekman Yaylası, Palandöken Dağları’mn doğu yüzünden Bingöl Yaylaları’na dek, Tatos ve Yukarı Araş havzalarını bütünüyle kucaklar. Yaylanın merkezi Taşkesen’dir ve güneyde, Gökdoğan Bucağı’na doğru uzanır. Ortalama yüksekliği 2.000 ile 2.500 m arasında değişir. Yukarı Tekman ile Bingöl Yaylaları arasında yaklaşık 16 km2 genişliğinde bir ova vardır. Ova güneye doğru biraz yükselir. Bingöl Yaylalan’dan inen bol sulu çaylar bu ovada, Altunan Bataklığı’nı oluşturur. Araş Irmağı, kaynağını bu bataklıktan alır. Ova çok sulak olmasına karşın, kışları çok sert geçer ve kar ancak nisanda kalkar. Bu nedenle buğday yetişmez. Az miktarda arpa ve çavdar ekimi yapılır. Daha çok bir yayla görünümündeki ova, otlaklar ve çayırlarla kaplıdır. Yöredeki köylerin başlıca uğraşı hayvancılıktır.
Aşağı Tekman’ın en geniş ovası ise Söylemez Bucağı’nın da içinde kaldığı ovadır. Kenarından geçen Araş Irmağı, fazla derin bir yatakta akmadığından, ilkbaharda karların erimesi ile bu ovanın önemli bir bölümünü sular altında bırakır. Ova kalın bir toprak tabakası ile örtülü olup çok verimlidir. Su basmayan yerlerinde buğday ve arpa ekimi yapılır. Ancak, ovanın büyük bir bölümü ot ve çayıra bırakılmıştır. Onun için yüksek yayla karakterindeki bu ovada hayvancılık etkinlikleri ağırlıktadır.
İÇ SIRADAĞLAR ÜZERtNDEKt YAYLALAR: tlin batısında, Tuzla Vadisi’ ni kuzeyden ve güneyden kuşatan Cemal ve Dumanlı dağlarındaki yaylalar, hayvancılık etkinlikleri açısından önemlidir. Bu yörede dağlar çok sarp değildir; su bol olduğundan otlak ve çayır bakımından zengindir. Biçilip kurutulan otlardan kışın yem olarak yararlanılır.
İlin önemli yayla gruplarından bir bölümü de Tekman Yaylası’nı kuzeyden sınırlayan Palandöken ve Sakaltutan dağları üzerindedir. Buralarda otlatılan hayvan sürüleri, sonbaharda, Erzurum üzerinden batıya gönderilir.
Aşkale’nin kuzeyindentspir ve Tortum’a dek uzanan Kop, Gâvur, Kargapazarı ve Mescit dağlan üzerinde geniş yaylalık alanlar vardır. Bu dağların üzeri genellikle kalın bir toprak tabakası ile kaplıdır ve verimlidir. Buna karşılık kışlar çok serttir ve uzun sürer, hatta yüksek yaylalarda haziran sonlarına dek kar kalkmaz. Yaz aylarında yağan düzenli yağmurlar nedeniyle yaylaların her yerinde zengin bir ot örtüsü bulunur.
Gâvur Dağlan’nın batısında Serçeme Çayı’nın kaynak alanında Ovacık Çukurluğu vardır. Bu çukurluk, yaklaşık 10 km uzunluğunda ve 2-3 km genişliğindedir. Burası, ilkbahar ortalarından sonra, karların erimesi sırasında su ile dolar. Sular çekildikten sonra açığa çıkan düzlüklerde bol ot yetişir. Kışları çok uzun ve sert geçen bu ova görünümlü yaylada, buğday yetişmez. Sınırlı olarak arpa ve çavdar ekimi yapılır. Hayvancılık ön planda gelir. Daha çok koyun, sığır ve manda yetiştirilir.
tlin kuzeydoğusunda, Olur llçesi’nin kuzeyinde, Ardahan Yaylası bir bölümü ile il sınırları içine girer. Bu kesim yöre hayvancılığı açısından son derece önemlidir.
VADİLER: Erzurum, Hazar Denizi, Doğu Karadeniz ve Fırat havzalarının birleşme noktasında bulunan, yükseltisi çok fazla bir ildir. Dağlar, Erzurum il topraklarından doğuya ve batıya doğru bir yelpaze gibi açılarak yayılır. Üç ana havzanın başlıca akarsuları olan Çoruh, Araş ve Karasu, doğu-batı yönünde yükseltinin iyice düştüğü ovalık alanlara dek derin vadilerden akarlar.
ÇORUH VADİSİ: Mescit Dağları’ndan batıya doğru uzanır, Gümüşhane il sınırına ulaşıncaya dek dar ve derindir. Erzurum il sınırından Bayburt’a dek Çoruh Nehri’nin aktığı yatak dışında geniş bir tabana sahiptir. Bayburt’tan sonra yeniden daralıp, dikleşen Çoruh Vadisi, bu noktada doğuya yönelir ve yer yer genişleyip daralarak, Rize Dağları ile iç sıradağlar arasında geniş bir havza oluşturup Erzurum lli’ni kuzeyden kuşatır.
KARASU VADİSİ: Kargapazarı Dağları’nın batı yamaçlarından başlar ve Erzurum Ovası’na ulaşınca, Karasu Irmağı’nın aktığı yatak dışında geniş bir taban oluşturur. Aşkale’de vadi, yaklaşık 60 km uzunluğunda dar ve derin bir boğaza dönüşür. Vadi, Tercan Ovaları’na yaklaşınca yeniden genişler.
ARAŞ VADİSt: Tekman Yaylası’ndan kuzeye doğru uzanan Araş Vadisi’nin tabanı Söylemez yöresi dışında genellikle geniştir. Ancak, vadi tabanının geniş olduğu yerlerde bile, Araş Irmağı’nın aktığı yatak oldukça derindir.
OLTU VADİSİ: İki koldan oluşur. Birinci kol, Kargapazarı Dağlan’nın doğu yamaçlarından kuzeye doğru uzanır. Oltu İlçesi yakınlarına dek dar ve derindir. Oltu tlçesünden sonra geniş bir taban oluşturur ve AUahüekber Dağları’ndan başlayan öbür vadi ile birleşir.
TORTUM VADİSİ: Mescit Dağlan’nın doğu yamaçlarından başlayan vadi genellikle dar ve derindir. Bu vadi üzerinde bulunan Tortum Gölü de vadinin bir toprak kayması sonucu kapanmasıyla oluşmuştur.
AKARSULAR: Erzurum, akarsu kaynakları bakımından çok zengindir. Türkiye’ nin en yüksek yerlerinden olan il toprakları sıradağlar ve yüksek yaylalarla kaplıdır. Bu nedenle çok yağış alır. Kış aylarında yağışlar genellikle kar şeklindedir. Çok şiddetli soğuklar nedeniyle, yüksek yaylalardaki akarsular donar. Karların erimeye başladığı mart sonlarından haziran sonlarına değin akarsular için kabarma dönemidir. Ama, karların erimesi yükselti ile orantılı olarak gerçekleştiğinden, yani önce alçak, sonra daha yüksek yerlerdeki karlar eridiğinden ildeki akarsuların kabarmaları ani olmaz, süreklilik içerir. Ayrıca, düzlük alanlarda derin bir yataK içerisinden aktıklarından akarsular genellikle taşkına neden olmaz.
Erzurum İli, Çoruh, Araş ve Fırat havzalarının birleşme noktasındadır. Üç havza, ana akarsu kaynaklarını Erzurum Dağları’ndan alır.
KARASU: Fırat Irmağı’nın en önemli koludur. Erzurum Ovası’nın kuzeydoğusundaki Dumlu Dağı’nın eteklerinden doğar. Gürcü Boğazı’nı geçtikten sonra, Kargapazan Dağı’ndan gelen küçük bir çayla birleşerek Erzurum Ovası’na girer. Burada geniş bir bataklık oluşturur. Daha sonra, güneybatı yönünde akarak, Erzurum Ovası’ nı geçer. Ovanın batısında, Ovacık Yaylaları’ndan gelen Serçeme Deresi’ni alır ve 60 km uzunluğundaki Aşkale Boğazı’na girer.
Aşkale Boğazı’ndan sonra Erzincan il sınırları içine girer, önce güneye, sonra güneybatıyadoğru yönelerek Tercan Düzlükleri’ni ortadan böler.Tercan llçesi’nin güneybatısında, kaynağını Erzurum’un Palandöken Dağları’ndan alan Tuzla Suyu’nu alır. Tuzla Suyu, Palandöken Dağları’ndan çıktıktan sonra, güneybatı yönünde akarak Çat llçesi’nden geçer ve Dumanlı Dağı’nın güneyindeki düzlüklerden geçerek, Erzincan il topraklarına girer.
ÇORUH IRMAĞI: Mescit Dağı’nın batı yamaçlarından doğar ve fazla derin olmayan bir vadide batıya doğru akar. Daha sonra Gümüşhane il topraklarına girer, kuzeye yönelerek Bayburt llçesi’ni geçer. Sonra, yine doğuya yönelir ve Erzurum il sınırlan içine girer. Çoruh Irmağı, bu noktadan sonra Çoruh Vadisi boyunca doğuya doğru fazla derin olmayan bir yatak içerisinde akar ve Çamlıkaya yöresinde Artvin il topraklarına girer.
OLTU ÇAYI: İki ana koldan oluşan Oltu Çayı, geniş bir havzanın sularım toplamaktadır. Birinci kol, Kargapazarı Dağları ‘nın kuzeydoğu yamaçlarından çıkar. Oltu llçesi’ni geçtikten sonra, Kars Sarıkamış ilçesi’nin batısında Allahüekber Dağları’ndan çıkan ve Şenkaya ilçe merkezinin içinden geçen ikinci kolla birleşir.Olur tlçesi’nin güneyinde kuzeybatıya yönelerek Artvin il sınırlarına girer ve Çoruh Irmağı ile birleşir.
TORTUM ÇAYI: Mescit Dağları’ndan çıkan Tortum Çayı, Tortum llçesi’nin de içinde bulunduğu havzanın bütün sularını toplar ve Tortum Gölü’ne dökülür. Gölün çıkışında büyük bir çağlayan oluşturur. Daha sonra Artvin il sınırını geçer ve Oltu Çayı ile birleşir.
ARAŞ İRMAĞI: Bingöl Dağlan’nın, Erzurum il sınırları içinde kalan kuzey yamaçlarından doğar.Tekman Yaylası’nın bütün sularım toplayan Araş Irmağı, Sakaltutan Dağlan’nın doğusundaki havza içerisinde kuzey yönünde akar. Sakaltutan Dağı ile Topçu Dağı arasında kalan, derin ve sarp Mescitli Boğazı’nı geçtikten sonra Pasinler Ovası’na iner. Burada, Yukarı Pasin Havzası’nın sularını toplayarak gelen Hasankale (Pasinler) Çayı’m alır ve kuzeydoğu yönünde akarak il sınırları dışına çıkar.
HINIS ÇAYI: Tekman Yaylası’nın güneyini sınırlayan Bingöl Dağlan’nın doğu yamaçlarından çıkan Hınıs Çayı yaylanın sularını topladıktan sonra doğu yönünde akar. Hınıs Ovası’nın ortasından geçerek il sınırları dışında Murat Irmağı ile birleşir.
GÖLLER: Erzurum İli göller bakımından zengin değildir. Bölgenin en önemli gölü Tortum Gölü’dür. Tortum Çayı’nın, çevredeki Kemerlidağ’dan inen bir toprak kayması sonucu kapanmasıyla oluşmuştur. Tortum Çayı toprak kaymasıyla oluşan şeddin doğusundan dolaşır ve burada yaklaşık 50 m yüksekliğinde bir çağlayan oluşturur. Hidroelektrik enerji üretimi için değerlendirilen bu göl, turistik yönden de büyük bir önem taşımaktadır.