Adıyaman

By | 20 Temmuz 2010

Adıyaman’da bilinen ilk kültürel etkinlik­ler, Hititlerin bölgeye egemen olduğu İÖ 1650-1340 yılları arasında başlar. Anadolu’da güçlü bir uygarlık kurmuş olan Hititler Güneydoğu Anadolu bölgesindeki kültürel zenginliğin de temellerini atmış, ardından Mitanni, Urartu, Asur, Med, Pers, Yunan kültürleri bunu izlemiştir. Daha sonra yaşanan Kommagene Krallığı ve Roma İmparatorluğu dönemleri de bu kültüre zenginleştirici katkılar sağlamıştır.

Adıyaman tarihine bakıldığında, kentin eski çağlardaki konumunun günümüzdekiyle kıyaslanamayacak ölçüde önemli olduğu görülmektedir. Boğazköy kazılarından çıka­rılan Hitit tabletleri ve başkent Hattuşaş’ın kalıntıları, yörede görkemli bir uygarlığın bulunduğunu düşündürmektedir. Uygarlık merkezinin batıya kaymasıyla Hitit, Mezo­potamya ve Mısır etkisinin yerini İÖ VII. yy’dan sonra bütün Anadolu’yla birlikte bu bölgede de Yunan kültürü almıştır. İÖ V. yy’da Anadolu’yu büyük ölçüde ele geçiren Perslerin bu kültüre katkıları oldukça sınırlı­dır.

Adıyaman bölgesindeki kültürel yapıyı en çok Kommagene uygarlığının belirlediği görülmektedir. Kommagene Krallığı döne­minde Yunan kültürüyle doğu kültürünün birleşimi gerçekleşmiştir. Kommagene Kralı I. Antiokhos, Nemrut Dağı’nın tepesine görkemli bir tapınak kurdurarak tanrısal kişiliğini vurgulamıştır. “Antiokhos I Tümülüsü” adıyla da bilinen bu anıt, hem gerçekçi Yunan geleneğinden, hem de doğu sanatın­dan izler taşımaktadır.

İS 72′de bölgede Roma egemenliği yaşanmasına karşın Yunan kültürü yine etkili olmuştur. Bunun nedeni, Roma kültürünün” Yunan kültürünün etkisinde gelişmiş olması dır. Ancak, özellikle İsa’dan sonraki yıllarda kişilik kazanmaya başlayan Roma kültürüyle, İS IV. yy’dan başlayarak Bizanslılarla Sasaniler arasındaki çekişmenin yaşandığı dönemde Roma kaynaklı Bizans kültürü de bölgedeki kültürel yaşam üzerinde etkili olmuştur.

İS VII. yy’da Arabistan Yarımadası’rida doğan İslamiyet, Güneydoğu Anadolu’dan başlayıp, tüm Anadolu’ya yayılarak halkın dünya görüşünü, yaşam biçimini, dolayısıyla kültürünü Arapİslam kültürü doğrultusunda temelden etkilemiştir.

Adıyaman bölgesi VIII. yy’da Emevilerin eline geçti. Emevi komutanlarından Mansur İbni Cavana bölgeyi yeniden kurarcasına bayındır kıldı. Bu dönemden sonra bölgedeki güçlere Türkler de katılacaktır. Araplar, Bizanslılar ve Türkler arasında sürekli olarak el değiştiren bölge, Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır (1516).

Evliya Çelebi, Adıyaman’ın ilçelerinden Kâhta’nın XVIII. yy sonlarındaki görünü­münü yansıtırken, halkın şeriat kurallarına çok bağlı olduğunu da belirtmektedir.

Adıyaman, günümüzdeki görünümünü XIX. yy’da kazanmaya başlamıştır. Bu dönemde kent baştan başa onartılmış, yörede savaşan aşiretler arasında barış sağlanmıştır. Ancak bunlara karşın, başka kentlerle bağlantısını sağlayan yolların yetersiz oluşu, XVII. yy’dan başlayarak Adıyaman’ı içe kapanık bir kent durumuna getirmiştir. Bütün ekonomik ilişkilerin ulaşım ağıyla sağlanabildiği bir dönemde Adıyaman’ın bu elverişsiz durumu, kültür yapısını da olumsuz yönde etkilemiştir.

XX. yy başlarında Adıyaman’daki eko­nomik yaşam tümüyle tarımsal üretime ve hayvancılığa dayalıdır. Kültürel yaşam, bu

üretim biçimine uygun özellikler kazanmıştır. Ancak, topraklarının en çok yüzde yirmisinin ekilebilmesi, Adıyaman’ın tarıma dayalı üretim için de pek elverişli bir yer olmadığını göstermektedir.

Cumhuriyet dönemine gelinceye dek yönetsel açıdan geçirdiği değişiklikler ve 1954′te il oluşu kenti belirgin olarak etkilemese de 1960′lardan sonra kentin durumu değişmeye başlamıştır.

Adıyaman’daki kültürel yapıyı belirleyen dışa kapalılık, Cumhuriyet döneminde de ortadan kalkmamıştır. İçinde bulunduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin kültür merkezi Malatya olmuş, Adıyaman ise, Malatya’nın gölgesinde bir kent olarak kalmıştır.l960′lardan başlayarak, Adıyaman’­ın köylerinden ilçelerine ve il merkezine, giderek sanayileşmiş illere yönelen, toplumsal yapıyı derinden sarsan göç olgusu, yörenin nerdeyse ıssızlaşmasına yol açmış, bu durum­dan kuşkusuz kültürel yapı da etkilenmiştir.

Günümüz Adıyaman’ında kültürel yaşam sönüktür. Bunda okuryazar oranının çok düşük olmasının büyük payı vardır. Güzel sanatların birçok dalı ya hiç yok ya da çok alt düzeydedir. Radyo, halkın tek eğlence aracıdır. Buna, şimdilerde televizyon da eklenmektedir. Toplumsal yapısının durağan­lığı nedeniyle, ülkemizdeki kültürel oluşumun hızına yıllardır ayak uyduramamış, onu çok gerilerden izlemek zorunda kalmış olan Adıyaman halkı günümüzde, uyum sağlama yolunda aşamalar yapmaktadır.

Adıyaman ilindeki yaşam büyük ölçüde geleneksel niteliklidir. Dinsel yapı ve boş inançlar güçlü ve yaygındır. Uygarlıktan uzak ve doğanın acımasız koşullarıyla başbaşa olan Adıyaman halkı, kolayca boş inançlara yönelmiştir. Bütün bu olumsuz koşullar, toplumsalekonomik geri kalmışlık gibi etmenler kültürel açıdan da geri kalmaya yol açmaktadır.

Düğünlere, doğum ve ölüm törenlerine bakıldığında gelenek ve göreneklerin ne denli güçlü olduğu açıkça görülebilir. Erkeklerin çocuk denecek yaşta ve “görücü” yöntemiyle evlendirildiği yöre düğünleri, köylerdeki yaşamı canlandıran en önemli toplumsal olaylardandır. Doğan çocuk tuzlu suyla yıkandıktan sonra, kaşına gözüne sürme çekilir. Doğumun yedinci günü yapılan ad koyma töreni dinsel bir tören biçimindedir. Hoca, çocuğun kulağına ezan okuduktan sonra üç kez adım söyler. Yöredeki en yaygın erkek adı Abuzer’dir. Ölüm döşeğindeki kişilerin başında Kuran okunur. Cenaze kalktıktan sonra eve gelenler ölenin giysileri­ni elden ele geçirerek ağıt yakarlar.

Adıyaman’da halkın beslenmesi temel olarak tarımsal kaynaklıdır. Hayvancılıkla geçinen Yörükler arasında hayvansal ürünle­rin kullanımı yaygındır. Köylerde tüketim amaçlı üretim görülmekteyse de, özellikle kent merkezlerinde bu durum değişmiştir. Adıyaman’ın özgün yemek çeşitleri arasında içli köfte, nahna köftesi, kuymak, mahluta, kulak çorbası, vb yemekler ayrı bir yer tutar.

Adıyaman’da özellikle kırsal yörelerde geleneksel giyimkuşam biçimi görülür. Ge­leneksel erkek giysilerinden sako, kadınların giydiği çotu ya da fistan gibi giysiler, kent merkezlerinden başlayarak gittikçe ortadan kalkmaktadır. Köylerde erkekler aba denilen kalın bir ceket, kadınlar üçetek giyerler. Genç kadınlar saçlarına kezi denilen belikler örer, özellikle bayram ve düğün günlerinde kına yakarlar.

Geleneksel el sanatları açısından bakıldığı zaman halıcılık, bakırcılık, ağaç oymacılığı ve dantel örgücülüğünpn yaygın olduğu görü­lür. Atkısı ve çözgüsü yünden olan, ipliği evlerde ham yapağıdan eğirilerek elde edilen halılar, köylerde yer tezgâhlarında dokunur. Halılarda egemen renkler kırmızı, yeşil, ak, kara, bordo, turuncu ve kahverengidir. Motif olarak geometrik biçimler, stilize hayvan motifleri, bitki desenleri kullanılır. Yörenin öteki el sanatlarından olan ağaç işçiliği daha çok Türkmen Yörükleri arasında yaygındır. El sanatları alanında kullanıma ya da satışa yönelik üretim yapılmaktadır. Dericilik, demircilik, bakırcılık, ağaç işçiliği, bazı köylerde de halıcılık çalışmaları, bu kesimde anılabilir. Adıyaman’da son yıllarda, dışa açılmayla birlikte geleneksel el sanatları gerilemeye, dışardan gelen tüketim malları pazarları doldurmaya başlamıştır.

Adıyaman’daki tarihsel yapıların çoğu Yunan ya da Arapİslam mimarlığının ürünüdür. Türklerin kurduğu yapılarda da Arapİslam mimarlık üslubunun etkisi gö­rülmektedir. Yöredeki birçok cami, türbe, ev vb yapıt bu türdendir. XIX. yy’dan sonra Adıyaman’ın yaşamaya başladığı gerileme dönemi, mimarlık ürünlerine de yansımış, bu dönem, il olduğu 1954′e değin sürmüştür. Cumhuriyet döneminde kentte yapılan birkaç yapı bir sanat sayılan mimarlığın başarılı örneklerinden değildir.

Adıyaman, geleneksel kültürün yoğun olduğu bir ildir. Uzun yıllar boyunca Malatya’ya bağlı bir gelişim gösteren kentte, halk kültürü de buna uygun yönde biçimlen­miştir. Bu nedenle, Adıyaman folkloru için Malatya folklorunun ayrılmaz bir parçasıdır denilebilir. Gerek bölgenin kapalılığı ve gerekse toplumsal bireysel sorunların benzer­liği nedeniyle Adıyaman sözlü halk edebiyatı bölgesel özellikler göstermektedir. Adıyaman halk edebiyatının yapıtaşlannı oluşturan türküler, ağıtlar, halk şiiri örnekleri özgün ürünlerdir. Malatya doğumlu olsalar da Ahmet Âşıkî (1765-1825), Afşaroğullarfndan Remzi (1848-1907) gibi halk ozanları Adıya­man’da da benimsenen sanatçılardır. Ayrıca, Rifat Baba, Asım Hoca gibi ozanlar da XX. yy başları Adıyaman halk edebiyatının ustaları arasındadır.

Adıyaman, yerel bir dilin ortaya çıktığı illerdendir. Bölgedeki toplumsal yaşamın izlerini taşıyan bu yerel ağız ve dil biçimlen­mesi özgün bir niteliktedir. Yörede, arasa, çırmar, ellik, kabal, kiliz, sav, sıyırga vb birçok sözcük ve deyiş ortaya çıkmıştır. Ancak bu yerel dil ve ağız özellikleri son yıllarda silinmeye başlamıştır.

Adıyaman folkloru içinde önemli bir yer tutan türkülerin, uzun havaların en ünlüleri arasında “Ayrıldım gülüm senden”, “Altın yüzüğüm kırıldı”, “Kürdün gelini”, “Karşıda kara erik”, “Git gelemem işim var” sayılabi­lir. Yörede kullanılan halk müziğinin araçla­rının özgün nitelikli olanları meytef, leğen, cura, ıklığı gibi çalgılardır. Yaygın olanlarsa davul, zurna, kaval, bağlama, darbukadır. Adıyaman halk oyunlarının en ünlüleri arasında şunlar sayılabilir: Ağır Halay, Düz Halay, Berde, Deriko, Dik Hava, Pekmezo, Kudaro Halayı, Tırpano vb Kartal Oyunu da köy orta oyunlarının ilginç bir örneğidir.

Adıyaman bölgesinin tarihteki yeri, günümüzdekiyle kıyaslanamayacak ölçüde önemlidir. Bu nedenle, yörede tarihsel yapıtlar oldukça yaygındır. İl sınırları içinde Antik Çağ’dan kalma yerleşme alanları, höyükler,

kaleler, camiler vb zengin bir birikim oluşturur. Antik kentler arasında Samsat İlçesi yakınlarındaki çevre yerleşmesi, kale­lerden Adıyaman Kalesi, Kâhta Kalesi, Gerger Kalesi, Besni Kalesi, Samsat Kalesi önemli yapılardandır. Adıyaman’daki cami­lerin en önemlileri Çarşı Camisi, Eski Saray Camisi, Kab Camisi, Ulu Cami’dir. Nemrut Tapınağı İÖ I. yy’dan kalma bir Kommagene yapıtıdır. 1883′te bulunan tapınaktaki heykel ve kabartmalar iki bin yılın aşındırmalarına uğramış olmasına karşın döneminin görke­mini yansıtmaktadır. Abuzer Gaffarî, Aslan Paşa, Hacı Hasan, Hacı Yusuf, Mahmudı Ensari, Şeyh Abdurrahman Erzincani türbe­leri, yöredeki tarihsel yapıtların ünlülerindendir. Ayrıca, Karakuş’taki dikilitaşlar, Eski Kâhta, Haydaran ve Nemrut’taki kaya kabartmaları da önemli yapıtlardır. Cendere Köprüsü ve Göksu Köprüsü ise Adıyaman’­daki tarihsel yapı örneklerindendir. Bunlara kişilere ait konutlardan Bekir Çetin Evi, Kadir Aslan Evi, Mustafa Kuran Evi, Nazif Toprak Evi ve Nuri Satıcı evleri eklenebilir.

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ile sular altında kalacak olan yapıtlar arasında birçok cami, türbe, kaya kabartması, kişilere ait tarihsel konutlar bulunmaktadır. Bunların kurtarılması çalışmaları da sürdürülmektedir.

Adıyaman ilindeki kültürel çalışmalar çağdaş koşulların gerisindedir. Kitaplık hiz­metleri yetersizdir. İlde müze ve sergi gibi etkinlikler, tiyatro, opera, bale gibi sanat kolları hiç yoktur. Radyo ve televizyon ile altı sinema ve spor çalışmaları, halkın başlıca eğlence araçlarındandır. Sinemalarda çoğun­lukla yerli filmler izlenmektedir. Spor önemli bir yer tutar. İldeki kurumsal spor çalışmaları I944′te Kâhta Gençlik Spor ve 1946′da Adıyaman Gençlik Spor kulüplerinin ortaya çıkışıyla başlamıştır. İlde 933 lisanslı sporcu vardır. Bunun 778′i erkek, 155′i kadındır. Kadın sporcuların 75′i judo, 80′i voleybol dallarına dağılmıştır. En yaygın spor türleri futbol, judo, voleybol, güreş, basketbol ve atletizmdir. İldeki 7 spor kulübünün 4′ü il merkezinde, 2’si Besni’de, l’i de Kâhta İlçesi’ndedir.Kırsal yörelerde özellikle kara­kucak güreşi yaygındır.

Adıyaman’da ilk yayın organı 1950′de çıkan Yeşil Adıyaman Gazetesi’dir. Buna sonradan Hür Fikir (1966), Güney Ekspres (1967), Gölbaşı (1967), Yaman Ses (1967) ve Emek gazeteleri eklenmiştir. Ancak, 6 basımevinin bulunduğu Adıyaman’ın yerel basını da kültürel yaşamdaki durgunluğu giderecek ölçüde etkili olamamaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir